BURSA (İGFA) – Cilt lekelerinin genetik faktörler, doğum denetim hapları ve sivilce tedavisinde kullanılan birtakım haplar, sistemli güneş gözetici kullanmamak, tiroid üzere kimi endokrin hastalıklar, gebelik üzere hormonal değişiklerin izlendiği süreçler yahut peeling, lazer, çeşitli tüy alma prosedürleri sonrasında gerekli deri bakımının yapılmaması üzere bir çok sebeple oluştuğunu, son yıllarda sık karşılaşılan sorunlardan biri haline geldiğini söyleyen Dermatoloji Uzm. Dr. Aycan Özden Sezgin, bu noktada başta güneş gözetici, leke açıcı serum yahut kremler ve uygun hastalarda leke mezoterapileri, enzimatik peelingler ve lazerlerin kullanılmasının büyük kıymet taşıdığını belirtti. Ayrıyeten deride inflamasyonu arttırarak lekeyi tetikleyebileceği için karbonhidrattan kaçınarak sağlıklı beslenmenin de kıymetine dikkat çekti.
AGRESİF TEDAVİ YOLLARINDAN HER VAKİT KAÇININ
Lekenin cinsine, yerleşimine, nedenine nazaran farklı tedaviler uygulandığını hatırlatan Sezgin, “Topikal ürünler, mezoterapi, Prp, peeling, lazer kullanılabilir. Kimi zaman leke olarak adlandırılan renk değişikliği ben, yağ beni, çil gibi lekeden farklı olabilir. Bu durumlarda daha farklı tedaviler gerekebilir. Bunların ayırtedilmesi için renk değişikliğinin öncelikle dermatoloji (cildiye) uzmanı tarafından değerlendirilmesi gerekir” dedi.
Leke tedavi sürecinde agresif tedavi prosedürlerinden uzak durulmasını hassasiyetle öneren Sezgin, birden süratlice soyan, kabuklayan tedavilerden kaçınılması gerektiğini söyledi.
Sezgin, “Tedavi sonrasında da kişinin aynı önemi göstermesi, dikkatli güneş koruyucu kullanımına ve agresif cilt işlemlerinden kaçınmaya devam etmesinin önemli olduğunu unutmaması gerekmektedir” formunda konuştu.
